Fırfır Rüzgar ve Paylaşılan Maceralar için kapak görseli

Fırfır Rüzgar ve Paylaşılan Maceralar

Tarih yükleniyor...
0:000:00

Bir varmış bir yokmuş, yemyeşil ormanların, pırıl pırıl denizlerin ve uçsuz bucaksız gökyüzünün olduğu bir yerde, adı Fırfır olan çok ama çok hızlı bir rüzgar yaşarmış. Fırfır Rüzgar, vızır vızır eser, fırıl fırıl döner, hop hop zıplar, pat pat koşarmış. O kadar hızlıymış ki, bir yerden bir yere gitmesi göz açıp kapayıncaya kadar sürermiş. Fırfır’ın en büyük eğlencesi, her şeyi tek başına yapmakmış. Kendi oyunlarını kurar, kendi yarışlarını yapar, kendi kendine "Ben en hızlıyım! Ben en güçlüyüm!" diye bağırırmış.

Sabahın ilk ışıklarıyla uyanır uyanmaz, Fırfır Rüzgar hemen işe koyulurmuş. İlk önce dağların zirvelerine tırmanır, buz gibi havasını sadece kendi yanaklarına çarparmış. "Oh, ne serin! Bu serinlik sadece bana özel!" diye düşünür, başkalarına zerre kadar serinlik vermeden hızla aşağı süzülürmüş. Sonra, tarlalardaki kocaman fırıldakları yakalar, onları öyle bir döndürürmüş ki, fırıldaklar adeta şarkı söylermiş! “Fırıl fırıl fırıldak! Fırıl fırıl dönerim! Ben Fırfır Rüzgar, en hızlı benim!” diye neşeyle bağırır, ama bu neşeyi de kimseyle paylaşmazmış. Kendi kendine oynadığı bu oyunlar ona çok heyecanlı gelse de, sanki içinde küçük bir boşluk varmış gibi hisseder, ama nedenini hiç anlamazmış. O, sadece daha hızlı esmek, daha çok şeyi hareket ettirmek istermiş. Maceraları hep tek kişilik olurmuş.

Bir gün, Fırfır Rüzgar, yeni bir hız rekoru denemeye karar vermiş. "Bugün bütün ağaçların yapraklarını en yükseğe fırlatacağım! Kimse beni tutamaz!" diye kükremiş. Vuuush! Püfür püfür! Ağaçların yapraklarını öyle bir savurmuş ki, tüm orman rengarenk bir yaprak fırtınasına dönüşmüş. Fırfır keyifle kahkahalar atarken, uzaktan gelen incecik bir ses duymuş: "Fırfır Rüzgar, lütfen biraz yavaşlar mısın? Anneannemin evine gidiyorum ama bu kadar hızlı esersen düşeceğim!"

Bu, Küçük Salyangoz'un sesiymiş. Minik Salyangoz, her zaman olduğu gibi yavaş yavaş, ağır ağır yolda ilerliyormuş. O kadar yavaşmış ki, Fırfır onun yanından defalarca geçip gidebilirmiş. Salyangoz, büyük bir dikkatle adım atarken, Fırfır'ın esmesiyle az kalsın yuvarlanıyormuş. Fırfır, bir an duraksamış, Küçük Salyangoz'a şöyle bir bakmış. "Ne? Yavaşlamak mı? Bu benim hızım! Benim yarışım! Ben en hızlıyım, yavaşlayamam! Fiuuuu!" diye cevap vermiş ve Küçük Salyangoz'un yanından vızır vızır geçip gitmiş. Küçük Salyangoz arkasından üzgün üzgün bakmış, "Keşke biraz itiverseydi beni," diye mırıldanmış. Fırfır'ın umrunda bile değilmiş, o yeni rekoru için heyecanla esmeye devam etmiş.

Biraz sonra, Fırfır Rüzgar masmavi gökyüzünde süzülüyormuş. Güneş ışıl ışıl parlıyor, hava her zamankinden daha sıcakmış. Fırfır, kendi serinliğini tüm dünyaya vermemek için, bulutları kendi etrafına toplamış, sanki gizli bir serinlik perdesi çekmiş. O sırada, bir meşe ağacının dalları arasında minicik bir kuş yuvası görmüş. Yuvanın içinden minik minik sesler geliyormuş: "Cik cik, çok sıcak! Anne, babacık! Lütfen biraz serinlik! Fırfır, bize biraz serinlik getirir misin?" Minik kuş yavruları, sıcaktan bunalmış, kanat çırpmaya çalışıyorlarmış. Fırfır, kuş yavrularının sesini duymuş ama omuz silkmiş. "Benim serinliğim, sadece benim! Ben buz gibi esebilirim ama bu benim eğlencem! Vuuushhh!" demiş, hızlıca yuvanın yanından geçip gitmiş. Minik yavrular daha da bitkin düşmüş, Fırfır ise "En hızlı rüzgar benim!" diyerek yeni bir maceraya doğru yol almış. Bu macera da sadece kendisi içinmiş.

Fırfır, ormanın derinliklerinde esip dururken, gözüne rengarenk bir çiçek bahçesi çarpmış. Ama ne yazık ki, bahçedeki çiçekler hiç de rengarenk değillermiş. Boyunlarını bükmüşler, yaprakları solmuş, sanki çok üzgünlermiş. Onlar da Fırfır'a doğru fısıltılar göndermişler: "Fırfır, bizi sular mısın? Yağmur bulutlarını bize getir! Çok susadık, solup gidiyoruz!" Fırfır Rüzgar, onların fısıltılarını duymuş. Etrafta gerçekten de gri gri yağmur bulutları varmış ama Fırfır onları çok uzaklara, dağların arkasına doğru sürüklemiş. "Ne yapayım? Bu benim bulutum! Ben onu istediğim yere götürürüm! Belki de dağların ardına! Hoooppp!" diye kıkırdamış. Çiçekler daha da üzgünce boyunlarını bükmüşler. Fırfır ise neşeyle uçuşmaya devam etmiş, kendini dünyanın en güçlü ve özgür rüzgarı sanıyormuş.

O günün sonunda, Fırfır Rüzgar, tüm maceralarını bitirmiş, ama nedense kalbinde bir tuhaflık hissetmiş. Sanki çok hızlı esmiş, çok eğlenmiş ama bir şeyler eksikmiş. O kadar çok yaprak fırlatmış, o kadar çok fırıldak döndürmüş ki, artık etrafta fırlatacak yaprak, döndürecek yeni bir fırıldak bulamaz olmuş. Kendi gücüyle yarattığı bu boşluk onu sıkmış. "Ama ben çok hızlıyım! Çok güçlüyüm! Neden sıkılıyorum ki?" diye mırıldanmış. Kendini bir çınar ağacının dallarına bırakmış, hafifçe esiyormuş.

İşte tam o sırada, çınar ağacının en yaşlı dalından, bilge ve derin bir ses duyulmuş: "Fırfır Rüzgar, Fırfır Rüzgar... Gücünü hep kendine saklarsan, sonunda yapayalnız kalırsın. Paylaşmak, sadece etrafındakilere değil, sana da iyi gelir. Paylaştıkça çoğalır, paylaştıkça büyürsün." Fırfır Rüzgar, şaşkınlıkla dallara bakmış. Hiç böyle bir şey düşünmemişti! Hep en hızlı, en güçlü olmak istemişti. Ama bilge ağaç haklı mıydı? Tek başına olmak gerçekten de biraz sıkıcıydı. Heyecanı vardı ama bir şeye yaramıyormuş gibi geliyordu. "Acaba denesem mi?" diye düşündü Fırfır. "Belki de bir maceraya atılıp, gücümü başkalarıyla paylaşmak daha heyecanlıdır!"

Fırfır Rüzgar, hemen kararını vermiş! Yeni, kocaman bir maceraya atılacaktı: Paylaşma macerasına! Hızla harekete geçmiş, yine vızır vızır esmeye başlamış ama bu sefer farklı bir amaçla!

İlk durağı, Küçük Salyangoz'un yolu olmuş. Küçük Salyangoz hala yolda, minik adımlarla ilerliyormuş. Fırfır Rüzgar, bu sefer nazikçe esmiş, Salyangoz'un kabuğunu hafifçe itmiş. Püf! Minik Salyangoz, hızla ilerlemiş, şaşkınlıkla Fırfır'a bakmış. "Fırfır! Teşekkür ederim! Anneannemin evine yetiştim!" diye sevinçle bağırmış. Fırfır'ın içinde sıcak, pır pır eden bir duygu oluşmuş. Kalbi gülümsemiş! Bu, tek başına esmekten çok daha güzel bir duyguydu!

Sonra Fırfır, meşe ağacındaki yuvaya doğru hızla yol almış. Minik kuş yavruları hala sıcaktan bunalmış durumdalarmış. Fırfır, yuvanın etrafında nazikçe dönmüş, püfür püfür tatlı bir serinlik getirmiş. Yavrular hemen canlanmış, "Cik cik! Yaşasın, serinledik! Teşekkürler Fırfır!" diye neşeyle şakımışlar. Fırfır'ın içindeki o sıcaklık daha da artmış. Yavruların cıvıltısı, onun en sevdiği müzik olmuştu.

Sıra çiçeklerdeymiş! Fırfır Rüzgar, gri yağmur bulutlarını dağların ardındaki saklandıkları yerden bulup getirmiş. Nazikçe esmiş, bulutları çiçek bahçesinin üzerine toplamış. Şıpır şıpır yağmur damlaları çiçeklerin üzerine düşmeye başlamış. Toprak mis gibi kokmuş, çiçekler boyunlarını dikleştirmiş, rengarenk açmaya başlamışlar. "Ne güzel bir rüzgarsın, Fırfır! Teşekkür ederiz!" diye fısıldamışlar. Fırfır, şimdiye kadar hiç bu kadar güzel bir manzara görmemiş gibi hissetmiş.

Derken, Fırfır Rüzgar, bir çocuğun tarlanın kenarında durduğunu görmüş. Çocuk, elinde rengarenk, yepyeni bir uçurtmayla gökyüzüne bakıyormuş ama ne yazık ki hiç rüzgar esmiyormuş. Uçurtmayı uçuramıyormuş. Fırfır, kocaman gülümsemiş. "İşte benim yeni maceram!" diye düşünmüş. Hızla çocuğun yanına gitmiş, uçurtmanın kanatlarına nazikçe dokunmuş. Vuuush! Uçurtma aniden havalanmış, gökyüzünde bir kuş gibi süzülmeye başlamış! Çocuk kahkahalarla koşmuş, "Yaşasın! Fırfır! En iyi arkadaşım rüzgar! Teşekkürler!" diye bağırmış. Fırfır'ın kalbi sanki gökyüzünde dans ediyormuş.

Fırfır Rüzgar artık anlamış ki, gücünü paylaşmak, sadece başkalarını mutlu etmiyor, aynı zamanda onu da dünyanın en mutlu rüzgarı yapıyormuş. Paylaştıkça, etrafındaki her şey canlanıyor, renkleniyor ve neşeleniyormuş. Kalbi pır pır eder, artık sadece en hızlı rüzgar değil, en paylaşımcı ve en neşeli rüzgar olarak biliniyormuş. Tüm canlılar onu çok seviyormuş.

Ve Fırfır, her zaman hatırlıyormuş: "Paylaştıkça her şey çoğalır! Paylaştıkça mutluluk çoğalır, dostluk çoğalır, hatta maceraların bile çoğalır!" Fırfır Rüzgar, neşeyle şarkılar söyleyerek, herkese umut ve mutluluk dağıtarak yeni, heyecanlı ve paylaşım dolu maceralara doğru yelken açmış. Gökyüzünde her eserken, kalbinden yayılan sevgi ve neşe, tüm dünyayı ısıtıyormuş.

Bu masalı beğendiniz mi?

Geri bildiriminiz, topluluğumuz için en iyi masalları öne çıkarmamıza yardımcı olur.

Bu Masalı Paylaş

Yorumlar (0)
Bu içerik hakkındaki düşüncelerinizi paylaşın.

Bir Yorum Bırakın

Henüz hiç yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!

    Fırfır Rüzgar ve Paylaşılan Maceralar | 6 Yaş Çocuk Masalı