
Pamuk Kalpli Ayıcık ve Renkli Pazar Günleri
Vızıldayan güneşin ilk ışıkları, Kocaman Orman'ın tepesindeki yuvalarını ısıtmaya başladığında, küçük ayıcık Pamuk yeni bir güne uyanıyordu. Pamuk, adının hakkını veren tüyleri bembeyaz, yumuşacık bir ayıcık idi. Burnunun ucundaki pembe liken gibi tatlı, yanakları ise ilkbahar güneşi gibi parlaktı. Annesi ve babasıyla birlikte, ormanın kalbindeki tatlı çilek kokulu bir kulübede yaşıyorlardı.
Pamuk'un en sevdiği günlerden biri, her pazar kurulan Renkli Pazar'dı. Bu pazar sadece meyve, sebze satılan bir yer değil, aynı zamanda ormanın her köşesinden gelen hayvanların buluşup sohbet ettiği, şarkılar söylediği, kahkahaların havada uçuştuğu bir şölendi. Bu pazar günü de Pamuk için çok özeldi. Çünkü annesi ve babasıyla birlikte ormanın en lezzetli balını getiren Arıcı Baykuş'tan taze bal alacaklardı. Ayrıca, en sevdiği renk olan gökkuşağı rengindeki papatyalardan alıp kulübelerini süsleyeceklerdi.
Sabah erkenden uyanan Pamuk, heyecanla yatağından fırladı. Annesi mutfakta sıcacık yulaf lapası hazırlıyor, babası ise sabahın erken saatlerinde topladığı parlak kırmızı yemişleri sepete yerleştiriyordu. Kahvaltılarını yaptıktan sonra, Pamuk babasının elinden tutarak Renkli Pazar'a doğru yola çıktı. Ormanın yolları, bu sabah daha da canlı görünüyordu. Ağaçların dallarında neşeyle ötüşen kuşlar, çiçeklerin üzerinde neşeyle uçuşan rengarenk kelebekler, Pamuk'un içini daha da neşelendirmişti.
Renkli Pazar'a yaklaştıklarında, uzaktan gelen neşeli müzik sesleri ve hayvanların sohbetleri duyulmaya başladı. Pazar yeri, rengarenk tezgahlarla doluydu. Kırmızı çilekler, parlak mor üzümler, sarı limonlar, yeşil elmalar... Hepsi birbirinden iştah açıcı görünüyordu. Arıcı Baykuş'un tezgahında ise ballar, altın renginde parıldıyordu. Pamuk, babasıyla birlikte Arıcı Baykuş'a yaklaştı.
"Merhaba Arıcı Baykuş!" diye seslendi Pamuk neşeyle. "Bugün en taze balından almak için geldik."
Arıcı Baykuş, kocaman gözlerini Pamuk'a doğru çevirdi. Gözleri o kadar bilge ve sıcaktı ki, Pamuk kendini hemen güvende hissetti. "Merhaba sevgili Pamuk! Gel bakalım, sana en sevdiğin çam balından vereyim," dedi ve kocaman bir kavanoz balı çıkardı. Bal o kadar parlak ve kıvamlıydı ki, Pamuk'un ağzı sulanmıştı.
Balı aldıktan sonra, Pamuk annesinin istediği papatyaları bulmak için pazarın en renkli köşesine doğru ilerledi. Orada, sevimli tavşan Kıpır Kıpır, rengarenk çiçeklerle dolu bir tezgahın arkasında duruyordu. Kıpır Kıpır, burnunu sürekli titretir, heyecanlandıkça daha hızlı titretirdi.
"Merhaba Kıpır Kıpır!" dedi Pamuk. "Annesi için gökkuşağı rengi papatyalar arıyorum."
Kıpır Kıpır, gözleri parlayarak Pamuk'a baktı. "Merhaba Pamuk! Tam da doğru yere geldin! Bak, bu papatyalar gökkuşağı kadar renkli ve senin annen kadar güzel olacaklar." Kıpır Kıpır, özenle kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, mavi, lacivert ve mor papatyaları bir araya getirerek Pamuk'a uzattı. Pamuk, papatyaların güzelliği karşısında büyülenmişti. Hepsi sanki gökyüzünden düşmüş yıldızlar gibi parlıyordu.
Tam papatyaları alacakken, Pamuk'un önünden hızla koşan küçük sincap Fındık, yanlışlıkla Pamuk'un elindeki papatyaları yere saçtı. Papatyalar ormana dağıldı. Pamuk'un yüzü düştü. En sevdiği papatyaları tek tek toplamak çok zor olacaktı. Fındık da neye uğradığını şaşırmıştı.
"Ay, pardon Pamuk! Çok özür dilerim!" dedi Fındık, sesi titreyerek. Gözleri dolmuştu.
Pamuk ilk başta biraz üzülmüştü ama Fındık'ın pişman olduğunu görünce kalbi yumuşadı. Annesinin her zaman söylediği bir şey vardı: "Aile, birbirine yardım eden ve anlayış gösteren kişilerdir." Pamuk, babasının da her zaman dürüst olmanın ve birbirine destek olmanın önemini anlattığını hatırladı.
"Sorun değil Fındık," dedi Pamuk gülümseyerek. "Bunlar sadece çiçekler. Ama onları toplamak biraz zor olacak."
Fındık hemen atıldı, "Hayır, hayır! Sana yardım edeceğim! Birlikte toplarız!" dedi ve koşarak etrafa dağılan papatyaları toplamaya başladı. Kıpır Kıpır da hemen yanlarına geldi. "Ben de yardım edeyim!" dedi ve o da papatyaları toplamaya koyuldu.
Böylece üç arkadaş, dağılan papatyaları toplamak için el ele verdiler. Fındık, en hızlısıydı, hızlıca papatyaları topluyordu. Kıpır Kıpır, çiçeklerin arasından en güzel ve sağlam olanlarını seçiyordu. Pamuk ise, topladıkları papatyaları nazikçe bir sepete yerleştiriyordu. Kısa sürede, tüm papatyalar tekrar bir aradaydı, sanki hiç dağılmamışlar gibi parlak ve canlı görünüyorlardı.
Pamuk, annesinin istediği papatyaları bir araya getirdiği için çok mutluydu. Ama en çok da Fındık ve Kıpır Kıpır'ın yardım etmesiyle, birlikte bir işi başarmış olmanın verdiği o sıcacık hisle mutlu olmuştu. Babası da uzaktan onları izliyor, gururla gülümsüyordu.
Papatyaları aldıktan sonra, Pamuk babasıyla birlikte evlerine doğru yola çıktı. Sepetteki bal kavanozu ve rengarenk papatyalar, Pamuk'un ne kadar güzel bir gün geçirdiğini anlatıyordu. Eve vardıklarında, annesi onları kapıda karşıladı.
"Canım oğlum, ne güzel papatyalar getirmişsin!" dedi annesi, gözleri sevgiyle parlayarak. Pamuk, papatyaları evin her köşesine dağıttı. Renkli papatyalar, kulübelerini adeta bir bahçeye çevirmişti. Ardından babası, Arıcı Baykuş'tan aldıkları balı küçük kâselere doldurdu.
Akşam yemeğinde, ailece balkonda oturup yıldızları izlediler. Pamuk, gün içinde olanları heyecanla anlattı. Fındık'ın yanlışlıkla papatyaları dökmesini, ama sonra hep birlikte nasıl el ele verip topladıklarını anlattı. Annesi ve babası onu dikkatle dinlediler, Pamuk'un ne kadar anlayışlı ve yardımsever olduğunu gördüler.
Annesi Pamuk'u kollarına sardı. "Canım oğlum, sen ne kadar büyümüşsün. Biliyorum ki, sen de baban gibi, annen gibi harika bir aile üyesisin. Biz seninle her zaman birbirimize destek oluruz, birbirimizi severiz ve birbirimize yardım ederiz."
Babası da Pamuk'un saçlarını okşadı. "Evet Pamuk. Ailemiz bir araya geldiğinde, ne kadar güçlü olduğumuzu hatırlarız. İşte bu yüzden aile olmak çok güzel bir şeydir. Birlikteyken her zorluğun üstesinden gelebiliriz ve her mutluluğu paylaşabiliriz."
Pamuk, annesinin ve babasının sıcacık kucaklarında, kalbi sevgiyle doluydu. O gece, uykuya dalarken, hep birlikte bir araya geldiklerinde ne kadar mutlu olduklarını düşündü. Renkli Pazar günü, sadece bal ve papatyalarla değil, aynı zamanda aile sevgisi ve dostlukla da dolu geçmişti. Ve biliyordu ki, her pazar, aileleriyle birlikte kurdukları bu güzel yuvalarında, sevgi dolu anılar biriktirmeye devam edeceklerdi. Her yeni gün, aileleriyle birlikte yaşayacakları yeni maceraların başlangıcı olacaktı.
Bu masalı beğendiniz mi?
Geri bildiriminiz, topluluğumuz için en iyi masalları öne çıkarmamıza yardımcı olur.