
Harika Bir Keşif: Fındık Farenin Maceraları
Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde, kalbur zaman içinde, yemyeşil bir ormanın derinliklerinde yaşayan minicik bir fare varmış. Bu fareye Fındık denirmiş. Fındık, diğer farelerden biraz farklıymış. Yuvasında oturup peynir yemek yerine, her zaman yeni şeyler keşfetmek, akıllıca icatlar yapmak istermiş. Günlerini, ormandaki yaprakları, dalları ve ne bulursa biriktirip onlarla bir şeyler yapmaya çalışarak geçirirmiş. Fındık’ın en büyük hayali, kendi başına uçabilen bir makine icat etmekmiş.
Bir sabah, Fındık uykusundan erkenden uyanmış. Gözleri parlıyormuş çünkü aklına harika bir fikir gelmiş. Ormanın en yüksek tepesine tırmanıp oradan aşağı atlayacakmış. Ancak bunu güvenli bir şekilde yapmalıymış. Hemen kolları sıvamış ve yuvasından biraz uzaklaşmış. Etrafına bakmış, ne bulabilirim diye düşünmüş. Derken, bir ağacın tepesinden rüzgarla süzülerek yere düşen kocaman, rengarenk bir yaprak görmüş. "İşte bu!" diye sevinmiş Fındık. Bu yaprak onun uçan makinesinin kanadı olabilirmiş.
Fındık hemen o yaprağa doğru koşmuş. Yaprak o kadar büyükmüş ki, Fındık’ı neredeyse tamamen örtebilirmiş. Yaprağı yavaşça yuvasına taşımış. Sonra ormanda koşturmuş. Dayanıklı bir dal bulmuş. Bu dalı, yaprağın ortasına sıkıca bağlamış. Sonra daha ince dallardan tutacak yerler yapmış. Bütün gün çalışmış, terlemiş ama hiç yorulmamış. Çünkü hayallerini gerçeğe dönüştürmek onu çok mutlu ediyormuş. Üzerine bir de küçük bir kuyruk gibi sarkan uzun bir ot bağlamış. Tam bir keşif makinesi olmuş!
Ertesi gün, güneşin ilk ışıklarıyla Fındık, ormanın en yüksek tepesine tırmanmış. Elinde kendi yaptığı rengarenk yaprak makinesi varmış. Kalbi hızla çarpıyormuş ama korkmamış. Çünkü o bir kaşifmiş, bir mucitmiş! Derin bir nefes almış ve kendini aşağı bırakmış. Rüzgar yaprak kanatlarını doldurmuş ve Fındık yavaşça, süzülerek aşağı inmeye başlamış. Ormanın üzerindeki ilk uçan fare oymuş! Her yer ona kuş bakışı görünüyormuş. Ağaçlar, çiçekler, dereler… Hepsi ne kadar da güzelmiş!
Fındık, bu harika yolculuğun sonunda yumuşak bir yosun yatağına konmuş. Çok mutluymuş, çünkü hayalini gerçekleştirmiş. Bu icat sayesinde artık ormanı bambaşka bir gözle görebilecekmiş. O günden sonra Fındık, sadece keşfetmekle kalmamış, icatlarıyla ormandaki diğer hayvanlara da yardım etmiş. Kendi yaptığı küçük pervaneyle bir uğur böceğini uzak bir çiçeğe taşımış, dayanıklı köklerden yapılmış bir köprüyle de bir grup karıncanın yolculuğunu kolaylaştırmış. Fındık, keşiflerin ve icatların dünyasında mutlu ve heyecanlı bir yaşam sürmüş.
Fındık, icatlarıyla ormanda pek sevilen bir fare olmuştu. Bir gün, ormanın en yaşlı baykuşu ona seslenmiş. "Fındıkçığım," demiş baykuş, "senin bu uçan yaprağın çok güzel. Ama rüzgar bazen çok sert esebilir ve seni yoldan çıkarabilir." Fındık düşünceli bir şekilde baykuşu dinlemiş. Haklıymış baykuş. Bir süre sonra Fındık, ormandaki en güçlü ama aynı zamanda en hafif otları toplamış. Bunları birleştirerek, uçan yaprağına ekleyebileceği sağlam ama esnek bir direksiyon yapmış. Bu direksiyon sayesinde rüzgarın yönünü daha iyi anlayabiliyor ve yaprağını istediği gibi kontrol edebiliyormuş. Fındık, bu yeni icadıyla birlikte ormanın üstünde daha güvenli uçuşlar yapmaya devam etmiş. Her yeni gün, onun için yeni bir keşif ve yeni bir mutluluk demekmiş.
Fındık, yeni direksiyonuyla uçan yaprağını daha iyi kontrol edebildiği için çok sevinmişti. Ormanın en yüksek ağacının tepesine konmuş, etrafı seyrediyormuş. Aşağıda, arkadaşları sincaplar ve tavşanlar oyun oynuyorlarmış. Fındık onlara seslenmiş: "Merhaba arkadaşlar! Bakın ben ne yaptım!" Sincap ve tavşanlar yukarı bakmışlar, Fındık'ı yaprağının üzerinde görünce çok şaşırmışlar. "Vay canına Fındık, yine harika bir şey yapmışsın!" diye bağırmışlar. Fındık gülümsemiş ve yavaşça yere doğru süzülmüş. Toprak zemine indiğinde, arkadaşları hemen etrafını sarmış. "Bu yeni direksiyonla uçmak nasıl?" diye sormuş sincap merakla. Fındık, "Harika! Artık rüzgar beni korkutmuyor, istediğim yere gidebiliyorum!" demiş. O günden sonra Fındık, sadece kendi için değil, ormandaki tüm arkadaşları için de harikalar yaratmaya devam etmiş. Bir keresinde, kayıp bir yavru sincabı bulmak için uçan yaprağıyla ormanın derinliklerine uçmuş ve onu güvenle ailesine geri götürmüş. Fındık, icatlarıyla hem kendisi hem de sevdikleri için hayatı daha güzel, daha güvenli ve çok daha maceralı hale getirmiş. Her zaman yeni şeyler öğrenmeye ve denemeye devam etmiş, çünkü biliyormuş ki en güzel keşifler, cesur yürekler tarafından yapılırmış.
Fındık, o gün yine sabah erkenden uyanmış. Gözleri heyecanla parlıyormuş. Aklına yeni bir fikir gelmişti. Uçan yaprağıyla ormanın en güzel yerlerini keşfetmek istiyormuş. Ama bu sefer tek başına değil, arkadaşlarıyla birlikte uçmak istemiş. Hemen yuvasından çıkıp en yakın arkadaşı sincap Fındık'a koşmuş. "Fındık, Fındık!" diye seslenmiş heyecanla. "Gel seninle uçalım!" Sincap Fındık, Fındık'ı yaprağının üzerinde görünce çok sevinmiş. "Harika bir fikir! Peki nasıl uçacağız?" diye sormuş. Fındık gülümseyerek, "Benim yaprağım çok büyük. Sen de üzerine binebilirsin!" demiş. Sincap Fındık hemen Fındık'ın yaprağına tırmanmış. İkisi birlikte yaprakta oturmuşlar. Fındık direksiyonu tutmuş ve yavaşça havalanmışlar. Ormanın üzerinden süzülürken sincap Fındık, "Vay canına! Bu ne kadar da güzel!" diye bağırmış. Aşağıda rengarenk çiçekler, yemyeşil ağaçlar ve parlak bir dere varmış. Fındık ve sincap Fındık, bu harika manzarayı izlerken çok mutlu olmuşlar. O günden sonra Fındık, ormandaki tüm arkadaşlarıyla birlikte uçmuş. Tavşanlar, kirpiler, hatta minik karıncalar bile Fındık'ın yaprağına binip ormanın en güzel köşelerini keşfetmişler. Herkes Fındık'ın icatlarına hayran kalmış ve onunla birlikte uçmak onlara büyük bir mutluluk vermiş. Fındık, icatlarıyla sadece kendini değil, tüm arkadaşlarını da mutlu etmiş. Ve biliyormuş ki, en güzel maceralar, paylaşıldıkça daha da güzel olurmuş.
Bu masalı beğendiniz mi?
Geri bildiriminiz, topluluğumuz için en iyi masalları öne çıkarmamıza yardımcı olur.