
Kaptan Cesur Necati ve Kayıp Şapka Gizemi
Bir varmış bir yokmuş, uzak diyarların birinde, gökyüzünde süzülen tuhaf bir gemi varmış. Bu geminin kaptanı, adı Kaptan Cesur Necati olan, her daim kahkahalarla dolu, dünyadaki en komik süper kahramanlardan biriymiş. Necati'nin en büyük gücü, çevresindeki her şeye neşe saçmasıymış. Ancak bu sefer neşesi biraz kaçmış gibi görünüyordu, çünkü en sevdiği, üzerine "Cesaret Gerekir!" yazılı kırmızı korsan şapkası ortada yokmuş. Şapka olmadan Necati, kendini bir süper kahraman gibi hissetmiyormuş. Bu yüzden, bu gizemi çözmek için dedektiflik şapkasını (elbette ki o da kırmızı!) takmış.
Necati, gemisinin güvertesinde dolanırken, her köşeyi gözleriyle tarıyormuş. "Hazine haritası gibi bir ipucu olmalı!" diye mırıldanmış kendi kendine. Tam o sırada, geminin aşçısı, ağzı dolu dolu bir kurabiye yiyen Bumbum Amca'yı görmüş. Bumbum Amca, her zaman her şeyi yutarmış ama bazen de tuhaf şeyler hatırlarmış. Necati, Bumbum Amca'ya doğru ilerlemiş. "Bumbum Amca, benim kırmızı şapkamı gördün mü acaba?" diye sormuş. Bumbum Amca, kurabiyeyi yuttuktan sonra gözlerini kırpıştırarak, "Kırmızı şey... galiba sabah rüzgarla uçtu. Gittim, yakaladım ama sonra unuttum nereye koyduğumu," demiş, garip bir gülümsemeyle. Necati'nin gözleri parlamış. "Rüzgar mı? O zaman rüzgarın izini sürmeliyim!"
Necati, geminin dümenine geçmiş ve rüzgarın estiği yöne doğru yelken açmış. Kendisi bir süper kahraman olduğu için, rüzgarla konuşabilme yeteneği de varmış. "Ey kudretli rüzgar," diye seslenmiş, "Cesur Necati'nin kırmızı şapkasını gördün mü? Nereye götürdün onu?" Rüzgar, geminin yelkenlerini hafifçe dalgalandırarak cevap vermiş: "Ah, o parlak kırmızı şapka! Birkaç saat önce küçük bir martının gagasına takıldı ve bulutların arasından uzaklara doğru uçtu. Çok komik görünüyordu!" Necati gülümsemiş. Martılar, onun en iyi dostlarındanmış.
Martıları bulmak için gemiyi yavaşlatmış ve dikkatlice denizi gözlemlemeye başlamış. Uzakta, yüzen küçük bir adacık görmüş. Adanın üzerinde bir sürü martı cıvıldaşıyormuş. Necati, gemiyi adaya yanaştırmış ve dikkatlice karaya çıkmış. Adanın tam ortasında, bir ağacın dalına asılı duran kırmızı şapkasını görmüş! Ancak şapkanın yanında oturan, gözlüklü, meraklı bir baykuş varmış. Baykuş, şapkayı inceliyormuş. "Bu şapka çok ilginç," diye mırıldanmış baykuş. "Üzerinde 'Cesaret Gerekir!' yazıyor. Acaba bu şapka nasıl cesaret verir?" Necati, baykuşun yanına gitmiş.
"Merhaba Baykuş Bilgin," demiş Necati. "O benim şapkam. Cesaret vermek için değil, neşemi ve cesaretimi hatırlatmak için takıyorum." Baykuş, şaşırmış. "Ama ben bu şapkayla gizemli bir hazine haritası bulacağımı sanmıştım!" Necati gülmüş. "Hazine haritası yerine, sana harika bir dostluk ve gülme garantisi veriyorum! Hadi gel, birlikte bu gizemi çözelim: Şapkam neden kayboldu?" Baykuş, Necati'nin neşesinden etkilenmiş. "Galiba ben, sabahları uçarken ağaçtan dökülen yaprakları topluyordum. Sen de sanırım gemiyi temizlerken şapkanı buradaki dala takmıştın, ben de merak edip yanına geldim," demiş.
Necati, şapkasını alıp başına takmış. Birden kendini çok daha mutlu ve güçlü hissetmiş. "Harika! Gizem çözüldü ve kimse incinmedi. Bu, süper bir gün demek!" demiş. Baykuş da Necati'nin yanına oturmuş. "Sen gerçekten de Cesur Necati'sin," demiş. Necati, gülerek gemisine geri dönmüş. Artık şapkasını kaybetmekten korkmuyormuş, çünkü şapkanın asıl gücünün, onu taşıyanın kalbinde olduğunu biliyormuş. O günden sonra Necati, baykuşla birlikte pek çok komik maceraya atılmış ve her zaman neşesini ve cesaretini paylaşmış.
Bu masalı beğendiniz mi?
Geri bildiriminiz, topluluğumuz için en iyi masalları öne çıkarmamıza yardımcı olur.