
Elif ve Tarık'ın Su Altı Macerası
Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde, okyanusun derinliklerinde yaşayan Elif adında meraklı bir yunus ile Tarık adında cesur bir deniz kaplumbağası varmış. Elif, okyanusun en hızlı yüzücüsü olmak için her gün antrenman yapar, dalgaların arasında dans ederdi. Tarık ise yavaş ama emin adımlarla deniz tabanındaki gizemli yolları keşfetmeyi severdi. İkisi de birbirine hiç benzemese de, en yakın dosttular ve her gün yeni bir macera için bir araya gelirlerdi.
Bir gün Elif, okyanusun en dipteki mercan resifine doğru hızlı bir yarış düzenlemeye karar verdi. Bu, şimdiye kadarki en uzun ve en zorlu yarışı olacaktı. Tarık, Elif'in bu heyecanını paylaşsa da, yolun ne kadar tehlikeli olabileceğini biliyordu. "Elif," dedi nazikçe, "orası karanlık ve akıntılar güçlü olabilir. Birlikte gitsek daha iyi olmaz mı?" Elif, zafer arzusuna kapılmıştı. "Merak etme Tarık, ben çok hızlıyım. Seni geride bırakmam." diyerek göz kırptı ve hızla süzülmeye başladı.
Elif, başlangıç çizgisinden fırladı ve hızla derinlere doğru ilerledi. Rüzgarın sesi kulaklarında çınlıyordu, su damlacıkları yüzüne çarpıyordu. İlk başta her şey yolundaydı, ancak mercan resifine yaklaştıkça su daha da soğudu ve görüş mesafesi azaldı. Aniden, güçlü bir akıntı onu yakaladı ve bilinmeyen bir yöne doğru sürüklemeye başladı. Elif ne kadar çabalasa da akıntıdan kurtulamadı. Paniklemeye başlamıştı. Nerede olduğunu bilmiyordu ve etrafındaki her şey karanlıktı.
Uzakta, Tarık'ın yavaşça ilerlediğini fark etti. Tarık, Elif'in tehlikede olduğunu hissetmiş ve onu aramaya koyulmuştu. Elif'in peşinden gelmemişti ama Elif'in nerede olabileceği konusunda bir fikri vardı. Elif'i bulmak için kendi bildiği en güvenli yolları takip ediyordu. Tarık'ın yavaş ama kararlı ilerleyişi, onu sonunda Elif'in sürüklendiği yere götürdü. Elif, Tarık'ı gördüğünde gözleri parladı. Tarık, ona doğru yaklaştı ve nazikçe başıyla onu takip etmesini işaret etti.
Tarık, Elif'in güvenli bir şekilde kıyıya ulaşmasına yardım etti. Elif, Tarık'ın dostluğunun ne kadar değerli olduğunu o an daha iyi anladı. Hızıyla gurur duysa da, zor zamanlarda yanında olan bir dostun en büyük hazine olduğunu öğrenmişti. Elif, Tarık'a sarıldı ve ona teşekkür etti. O günden sonra Elif, yarışlardan önce her zaman dostunu düşünür oldu. Birlikte okyanusun derinliklerinde, en sakin ve huzurlu anları yaşayarak, hem eğleniyor hem de birbirlerine destek oluyorlardı. Çünkü biliyorlardı ki en güzel maceralar, paylaşıldıkça güzelleşirdi.
Bu masalı beğendiniz mi?
Geri bildiriminiz, topluluğumuz için en iyi masalları öne çıkarmamıza yardımcı olur.