
Ufaklık Tavuk ve Kayıp Pırıltı
Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur zaman içinde, yemyeşil bir ormanın kenarında, sıcacık bir kümeste minicik, tüyleri yeni çıkmış bir civciv yaşarmış. Adı Pırıltı’ymış. Pırıltı, annesi Tavuk’un kanatları altında dünyayı keşfetmeye can atıyormuş. Annesi Tavuk ise onu her adımda dikkatle izler, her adımında ona sevgiyle gülümse dermiş. Pırıltı’nın en sevdiği şey, annesinin anlattığı orman masallarıymış. Ormanda konuşan sincaplar, şarkı söyleyen kuşlar ve gizemli patikalar varmış bu masallarda.
Bir sabah, güneş ormanın tepesinden usulca doğarken, Pırıltı annesinin yanından ayrılıp etrafı merakla incelemeye başlamış. Parlak, cilalı bir taş görmüş. Taş, güneş ışığında gökkuşağı gibi parlıyormuş. Pırıltı, bu taşın sihirli olduğuna inanmış ve onu annesine hediye etmek için alıp yuvasına götürmeye karar vermiş. Ancak tam o sırada, çalılıkların arasından fırlayan meraklı bir kelebek Pırıltı’nın dikkatini dağıtmış. Kelebeği kovalamak isterken, avucundaki pırıltılı taşı düşürmüş ve taş, büyük bir hızla çalılıkların derinliklerine yuvarlanmış.
Pırıltı’nın kalbi hızla çarpmaya başlamış. Annesine nasıl açıklayacağını bilememiş. Gözleri dolmuş ve çalılıkların arasına doğru ilerleyerek taşını aramaya koyulmuş. Orada, daha önce hiç gitmediği kadar derinlere ilerlemiş. Çevresindeki ağaçlar giderek büyümüş, yaprak sesleri daha uğultulu gelmeye başlamış. Birden, dalların arasından bir ses duymuş. Bu, kendisinden çok daha yaşlı ve bilge görünen bir baykuşun sesiymiş. Baykuş, gözlerinde sevgi ve şefkatle Pırıltı’ya bakarak sormuş: "Küçük civciv, neden bu kadar üzgünsün?" Pırıltı, olanları anlatmış ve pırıltılı taşını kaybettiğini söylemiş.
Baykuş, gülümseyerek şöyle demiş: "Bazen en değerli şeyler, onları kaybetmek üzereyken fark ederiz. Ancak unutma ki, en büyük pırıltı, seni sevenlerin kalbindedir." Baykuş, Pırıltı’ya doğru yol göstermiş. Birlikte, renkli mantarların ve nazikçe sallanan çiçeklerin arasından geçerek kümeslerine doğru ilerlemişler. Pırıltı, ormanın kendisi kadar büyülü bir yer olduğunu fark etmiş ama en çok annesinin sıcaklığını ve sevgisini özlemiş.
Nihayet kümeslerine ulaştıklarında, annesi Tavuk endişeyle kapıda onları bekliyormuş. Pırıltı, annesine koşarak sarılmış ve gözyaşları içinde olanları anlatmış. Annesi Tavuk, Pırıltı’yı şefkatle kanatlarının altına almış ve şöyle demiş: "Pırıltı'cığım, sen benim en değerli pırıltımsın. Bir taşı kaybetmek önemli değil, önemli olan senin güvende ve yanımda olman." O gece, Pırıltı annesinin sıcacık kanatları altında uyurken, ormandaki sessiz sevginin ve annesinin sınırsız şefkatinin, kaybettiği taştan çok daha parlak olduğunu anlamış. Ormanın huzurlu sesiyle birlikte, sevginin en büyük pırıltı olduğunu bilerek tatlı rüyalara dalmış.
Bu masalı beğendiniz mi?
Geri bildiriminiz, topluluğumuz için en iyi masalları öne çıkarmamıza yardımcı olur.
Bir Yorum Bırakın
Henüz hiç yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!